Kişisel Başarının Değişmez 3. Kanunu

Kişisel Başarının Değişmez 3. Kanunu

Süper Bilincinizi Yönetin!      

Sübjektif zihnimiz objektif zihnimizin kontrolü altındadır. Bu nedenle objektif zihnin ona empoze ettiği her şeyi büyük bir sadakatle elde tutulur bir gerçeklik haline getirmeye çalışır.   

                                                                                Prof. Dr. John Grinder

 Değerli dostlar bu yazımda sizlere Süper bilinç ile keşfedişlerimi aktarmaya devam ediyorum. Daha önce bilinç, bilinçdışı, bilinçaltı ve süper bilinç ile ilgili makalelerimi okudunuz. Şimdide süper bilincin bilimsel ve psikoterapötik bağlamda yaşamımıza yansımasına biraz değinerek geçen haftalardaki makalelerimdeki gecikmeyi affettirmeyi ümit ediyorum.

Derin sır

Değerli dostlar aslında süper bilinç binlerce yıldır biliniyor ve üzerinde tartışılıyor. Ancak geçen bu zamanın büyük kısmında yalnızca mistiklerin ve bilgelerin gizli bilgisi olarak kalmıştır.

O zamanlar ona erişmek o kadar kolay değildi ve eski çağların mistik okullarında yıllar süren sıkı bir öğrenim döneminden geçilmesi gerekiyordu. Süper bilince ilişkin bilgilere ancak son yüz yılda biraz daha rahatlıkla erişmek mümkün olmuştur.

 

İşte Dört Zihin

Psikoterapi’nin kurucusu olan Sigmund Freud, 1895 yılında üç temel zihin kategorisi, yani “ego”, “id” ve “süper ego” hakkında yazılar yazmıştır. Buna NLP ’nin kurucuları Richard Bandler ve John Grinder bilinçdışını da ekleyerek dörde çıkarmışlardır.

  1. Ego: “Ben” olarak, yani “zihnin sürekli alarm halinde bulunan, dış dünyayla ilişkili olan, analizler yapan, karar veren ve harekete geçen kısmı” şeklinde tanımlanmıştır. İç isteklerin dış dünyaya uyarlanmasıdır. Buna “bilinçli zihin” adını veriyoruz.

  2. Sigmund Freud’un “id” i, zihnin bilinçli olmayan kısmıdır; biz buna “bilinçaltı zihin” adını vermekteyiz. Burası, duyguların ve hatıraların yer aldığı kocaman bir dükkân gibidir. Burada tüm geçmiş düşünceler, kararlar ve tecrübeler bir arada bulunurlar ve hem fiziksel bedenlerimizi otomatik olarak harekete geçirirler, hem de düşünce ve duygularımızı geçmiş tecrübelerimizle uyumlu bir halde tutarlar.

Psikoterapide ‘’ego’’ ‘’id’’ in duygusal anlık isteklerini dış dünyaya uyarlayan yanımızdır. ‘’İd’’ her an bir şey ister ve ‘’ego’’ da o isteklerin dış dünya ile ekolojisine göre yön verir. Halk arasında ‘’Ego’’ çoğu zaman ‘’id’’ ile karıştırılır. Kendini göstermek isteyen kişiler hakkında bu ne ego’lu kişi dediğimizde aslında bu ne ‘’id’’ si özgür kişi demeliyiz.  Asıl ‘’id’’ bizi şımartmak ve benliğimizi okşayarak hava atmak isteyen yanımızdır.

  1. Richard Bandler’ın 40 yıl önce davranışsal psikoloji yaklaşımına çok pratik teknikler ekleyerek bilinçaltı anlamını Sigmund Freud’un yaklaşımlarından farklılaştırarak, bilinçdışını bilinçaltından ayırmış ve bilinçdışı zihin ile bilinçaltı kaynakların yeniden organize edilmesini herkese ileri davranışçı yaklaşım ve tekniklerle öğretmiştir.

  2. Sigmund Freud’un “süper ego” adını verdiği dördüncü düşünce boyutu, Ralph Waldo Emerson tarafından “ruh üstü” olarak adlandırılmıştır. Freud’un öğrencilerinden Alfred Adler, buna “kolektif bilinç üstü alan” derken, Freud’dan ayrılan Carl Gustav Jung “Supra Bilinç” adını vermiştir.

Bu unsura Napoleon Hill tarafından “Sonsuz Zekâ” adı uygun görülmüştür. Kendisi aynı zamanda, Amerika’daki tüm başarılı insanların bunu kariyerleri boyunca kullandığını ve en büyük başarılarını bu “Sonsuz Zekâ” sayesinde elde ettiklerini rapor etmiştir.

İtalyan psikolog Roberto Assagioli ve diğerleri buna “bilinç üstü zihin” veya “Tanrı Zihni” adını vermektedirler. Ona hangi ismi uygun görürseniz-görün, o, istediğiniz her an ulaşabileceğiniz ve sayesinde arzuladığınız hedefleri elde edebileceğiniz evrensel bir güçtür.

Ben bu yanımıza daha önceki yazılarımda da olduğu gibi Süper bilinç diyorum.

Gelişmelerin kaynağı

Büyük bestekârlar, bestelerini yaparken süper bilinç zihinlerini harekete geçirerek ondan faydalanmışlardır. Mozart, kâğıda dökmeye başlamadan önce, bütün bir operayı notası notasına zihninde canlandırıyordu. Ardından zihnindeki operayı, tek bir hata yapmadan kâğıda döker ve halk önünde çalardı. Müzik tarihinde buna benzer bir olaya henüz rastlanmamıştır.

Beethoven en büyük bestelerini sağır olduktan sonra yapmıştır. Bestelerini kâğıda dökmeden önce, onları zihninde duyar ve görürdü. Fizikçi Stephan Hawking, Lou Gehrig hastalığının pençesine o denli düşmüştür ki, tek bir harf yazmak için bile özel bilgisayar kullanmaktadır. Buna rağmen, süper bilinç zihnini kullanarak, “Zamanın Kısa Bir Tarihi” adlı kitabıyla dünyanın en çok satan yazarları arasına girmiştir.

Mimar Sinan yada Mevlana gibi büyük isimlerin bugün bile hayranlık uyandıran yaşam, vizyon ve süper bilinçlerinin yansımalarını fark etmiyor musunuz?

 Büyük mucit

Thomas Edison, hayatı boyunca, neredeyse tamamı seri üretime geçmiş 1.093 adet icadın patentini Amerikan Patent Dairesi’nden almıştır. 1931 yılında hayata gözlerini yumduğunda, Amerikan iş gücünün tamı tamına altıda biri, Thomas Edison tarafından icat edilmiş ürünlerin imalatı ve dağıtımı için çalışıyordu.

Edison, kariyeri boyunca süper bilinç zihninden oldukça fazla yararlanmıştır. Böylelikle çözümsüz görünen sorunları rahatlıkla aşabilmiş ve elektrik, sinema, ses kaydı ve iletimi ilke yüzlerce başka alanda tarihin en önemli gelişmelerine imza atmıştır. Edison süper bilinç zihniyle iletişime girebilmek amacıyla gün içinde sık sık uykuya yatar ve sonra da icatlarını gerçekleştirirdi.

 

Şans ve eşzaman

Süper bilinciniz, hayatınız boyunca düzenli olarak tecrübe ettiğiniz iki temel fenomeni açıklar: “Şanslı Olmak” ve “Eşzamanlılık”. Süper bilincinizi ne denli çok kullanırsanız, söz konusu muhteşem duyguları da o denli çok tadarsınız.

Şanslı olmak, hayat yolunda mutluluk verici keşifler yapmaktır. Ne zaman sürekli hayal ettiğiniz bir hedefiniz olsa, hayatınızda mutluluk verici ve beklenmedik olaylar da o denli çok olmaya başlar. Bunların her biri, hedefinizi daha kolay elde etmenize yardımcı olacak olan olaylardır. Daha önce hiç bilmediğiniz bir konuda bir gazete makalesi okuyabilirsiniz veya birileri size böylesi bir konuda bazı şeyler anlatabilir. Hatta belirli bir problemin çözümünü veya kilit bir sorunun cevabını herhangi bir televizyon programını seyrederken bile bulabilirsiniz. Bazen de meydana gelmesi gereken herhangi bir geçici başarısızlığı bile tecrübe edebilirsiniz.

 

Anlamsal olaylar

Düzenli olarak tecrübe edeceğiniz fenomen, eşzamanlılıktır. Bu, kâinatın değişmez bir kuralı olan Neden-Sonuç Yasası’ndan farklı bir oluşumdur. Neden-Sonuç Yasası’na göre; her şey belirli bir nedenden ötürü meydana gelir ve her sonucunda belli bir nedeni bulunur. Eşzamanlılık olgusu sayesinde, aynı zamanda meydana gelen iki farklı olay arasında oluşan ilişkiyi, kendi kişisel hedeflerimizi yerine getirme açısından kullanma fırsatını elde ederiz.

İşte size bir örnek; diyelim ki, hedefiniz gelirinizi iki katına çıkarmak. Ancak bir hafta sonra hiç beklenmedik şekilde işinizden ayrılıyorsunuz veya kovuluyorsunuz. Bu, ilk başta büyük bir başarısızlık ve talihsizlik gibi görünebilir. Fakat ertesi gün, bir arkadaşınız size gelip, bambaşka bir alanda çalışıp-çalışamayacağınızı soruyor. Siz de, bir yıl kadar önce o alan hakkında bazı şeyler okuduğunuzu ve o alana girmek istediğinizi, ancak bunu ne şekilde gerçekleştireceğinizi bilmediğinizi hatırlatıyorsunuz. Konuyu derinlemesine araştırmaya bu konuda büyük bir şirket belirlemeye, iş görüşmesine gitmeye karar veriyor ve kendinizi hemen işe başlamış ve hem de eski işinize oranla iki kat para kazanır halde buluyorsunuz.

Bu iki olay arasında doğrudan bir neden-sonuç ilişkisi olmadığı görülüyor. İki olay da zaman ve mekân açısından birbirinden ayrılıyor. Ancak ikisinin de ortak bir yönü var. İki olay da, kendiniz için belirlediğiniz “gelir ikiye katlama” hedefini elde etmenize yardımcı oluyor.

Değerli dostlarım süper bilincimizin farkına varalım. Onu aktif tutalım ve yaşamımızı süperleştirelim ne dersiniz? Eğer evet ise aşağıdaki uygulamaları sürekli yapınız.

                    

 

SÜPER BİLİNÇ ZİHNİNİZİ AKTİVE EDİN

  1. Geçmiş hayatınızı düşünün ve belli bir hedefi elde etmenizi sağlayacak şekilde büyük bir sorunu süper bilinciniz sayesinde aştığınız tecrübelerinizi hatırlamaya çalışın. Bu konu üzerine eğilin ve onu ne şekilde tekrarlayabileceğinizi düşünün.

  2.  En önemli hedefinizi, en büyük amacınızı belirleyin ve en doğru zamanda karşınıza çıkmasını sağlayacak şekilde sürekli olarak onu berrak bir şekilde hayal edin.

  3. Bilinç üstü fikirler aklınıza her geldiğinde harekete geçin. Hiçbir şeyden çekinmeyin. Bu güce inandığınızda, başınıza en iyi şeylerin geleceğine kesinlikle inanın.

Süper bilinçli olun! Bir KOÇ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, size daha iyi bir tarama deneyimi sunmak için çerezler kullanmaktadır. Bu web sitesinde gezinerek, çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.