Kişisel Başarının Değişmez 4. Kanunu

Kişisel Başarının Değişmez 4. Kanunu

Başarı için seferber olun, bireysel güçlerinizi sonuna kadar kullanın!

 

Sevgili Dostlarım; Gerçek başarı, başarının kendisine ulaşmak değildir. Önemli olan başarıya giden yolda öğrenilen başarı sürecidir. Başarı basamaklarını çıkarken ödenen bedel ve bu öğrenilmiş çareler modeli sonsuz başarının gerçek anahtarıdır. Kaynaklarınızı toplayın, yeteneklerinizi çağırın, bütün enerjinizi harekete geçirin, kapasitenizin hepsini bir yere odaklayın. Hatırlayın, başarının yolu deli gibi çalışmak değil, kaliteli ve akıllı çalışmaktır. Başarıya kaliteli zaman ve enerjinizi vermeye hazır olun ve bırakın başarı keyifle ayaklarınızın altına serilsin!

Değerli dostlar, bu yazımda başarının kaynağı olan bireysel performansın ve üretkenliğin hammaddesi fiziksel, zihinsel ve duygusal enerjilerin öneminden bahsetmek istiyorum. Mutlu ve üretken olmanın en önemli şartlarından biri, enerji düzeyinizi her daim gözetim altında tutmanız ve onu beslemenizdir. Bedeniniz gıda, su ve dinlenme yakan bir makine gibidir; hayatınızda ve işinizde önemli şeyler başarmak üzere kullanacağınız enerji buradan gelir. Tam dinlenmiş olduğunuz zaman, yorgun olduğunuz zamanlara kıyasla iki, üç, beş kat daha fazla verimli çalışabilirsiniz.

Başarılı iş insanlarının hayat hikâyelerini dinledikçe gerçek yolun akıl ve düşünme kadar enerji düzeyini yönetmenin önemini anlıyorum.

Kanun, sekiz-dokuz saatlik bir etkin çalışmanın ardından verimliliğin düşmeye başladığını söyler. Bu nedenle, gecenin bir vaktine kadar çalışmak, bazı hallerde kaçınılmaz olmakla birlikte, giderek daha az üretir hale gelmeniz demektir. Ne kadar yorgun olursanız, işleriniz o kadar kalitesiz çıkar ve hatanız da o kadar çok olur. Belirli bir noktadan sonra, son enerjisini de tüketmiş bir pil gibi “duvara toslar” ve hiçbir şekilde devam edemezsiniz.

Gerçek şu ki, performansınızın zirvesinde olduğunuz belirli saatler vardır. Siz, bu saatleri tespit etmeli ve onları en önemli ve zorlu işlerinizde kullanmak üzere kendinizi disipline etmelisiniz.

Çoğu insanın en iyi zamanı, iyi bir gece uykusunun ardından sabah saatleridir. Kimileriyse öğleden sonra daha iyidirler. Az sayıda insan da, akşamları ya da gece geç saatlerde en yaratıcı ve üretken zamanlarını yaşarlar.

Yapmamız gerekenleri bitiremememiz ve ertelemelerle yaşamamızın en ana sebeplerinden biri, işe yorgunken başlamaktır. Böyle bir durumda ne enerjiniz, ne de şevkiniz kalmamıştır. Sabahları zor çalışan soğuk bir motor gibi bir türlü efektif çalışamazsınız.

Tavsiyem A,B,C,D metodunu uygulamanızdır.

A: Sizin yapmanız gereken ve yaptığınızda yaşamınıza çok büyük etki yapan şeyler için ayırdığınız zamanı, en dinlenmiş ve üretken olduğunuz zamanlarla buluşturmalısınız.

B: Sizin yapmanız gereken fakat çok önemli olmayan işler. Bunları öğleden sonraya bırakabilirsiniz.

C: Yapsanız da yapmasanız da yaşamınıza herhangi bir zarar vermeyecek şeyleri daha akşam saatlerine bırakabilirsiniz.

D: Keyif için yaptığınız şeyler. Bunları tamamen kendinizi dinlendirirken yapabilirsiniz. Eğer “A”larınıza en kaliteli zamanlarınızı verirseniz yaşamınızda mutlu olmanız kaçınılmazdır. Tam tersini yapıp enerjinizin düşük olduğu zamanlarda “A”lara odaklanmaya çalışırsanız yaşamınızı mahvedersiniz.

Kendi enerji döngünüzün farkına varın. Herkesin gün içinde beden saatine göre yorgunluk gelen zamanları vardır. Örneğin benim öğleden sonra 16.00 gibi uykum gelir veya enerjim düşer. Eğitim vermediğim günlerimi tasarımlarken mümkün olduğunca sabah 6.00 ile 8.00 arasında spor yaparım, ardından öğleden sonra 15.00’e kadar yapmam gereken en verimli çalışmaları yaparım. Önemli toplantılarım ve danışmanlıklarım vs. Daha sonra 16:00 – 17:00 arası daha rahat yapabileceğim işlere bakarım hatta uyuma imkanım olursa 1 saat kestiririm yada meditasyon yaparım. Bu meditasyon veya uyku beni sanki yeniden uyanmış gibi enerjik kılar. Ve 18.00 den 20.00’ye kadar diğer işlerimi verimli enerjimle bitiririm ve ardından keyfini çıkarmak istediklerimi dinlenerek yaparım.

Ne zaman ki aşırı yorgun ve çok az zamana karşılık çok fazla işe batmış olursanız, durun ve şunu söyleyin: “Tüm yapabildiğim bu!”

Öyle zamanlar vardır ki, yapılacak en iyi şey, eve erkenden gitmek ve deliksiz bir on saatlik uyku çekmektir. Bu, sizi tümüyle yeniden şarj edebilir. Böylece ertesi gün, önceki gün geç saatlere kadar çıkarmış olacağınızdan hem iki-üç misli iş çıkarabilirsiniz, hem de söz konusu işi çok daha yüksek kaliteyle üretmiş olursunuz.

Birçok araştırmacıya göre, ortalama bir Türk, yaptığı işe kıyasla yeterince uyumuyor. Türk’lerin milyonlarcası fazla iş ve az uyku neticesinde, zihinsel bir sis hali içinde çalışmaktadır. Ortalama bir Türk insanı günde 5 saat televizyon izliyor. Bu yüzden akşam zamanında yatmıyor ve uykusuz kalıyor. Benim seminerlerimde de kullandığım bir söz vardır. Televizyonunuz sizi zengin edebilir. Tek yapmanız gereken televizyonunuzu kapatmak! Aynı zamanda TV sizi fakir de yapabilir; onun için de sürekli açık tutmanız yeterli!

 Hafta içi yapacağınız en akıllıca şey, televizyonu erkenden kapatmak ve saat onda yatağa girmektir. Kimi zaman, alacağınız fazladan bir saatlik uyku bile hayatınızı değiştirecek atılımlara vesile olabilir.

İşte size bir kural: Her hafta bir gününüzü tamamen boşaltın. İster Cumartesi olsun, ister Pazar, bu günde işle ilgili bir şeyler okumayı, haberleşmeleri gözden geçirmeyi, bir işi yetiştirmeyi ya da beyninizi işgal edecek herhangi bir faaliyeti kesinlikle reddedin. Bunun yerine sinemaya gidin, spor yapın, meditasyona vakit ayırın, sahilde yürüyün, ailenizle vakit geçirin ya da zihninize enerji kazandıracak, sizi yeniden şarj edecek türden bir etkinliğe katılın. “Değişiklik yapmak, dinlenmek gibidir” sözünü çok beğenirim.  Bu süreç sizi çok yaratıcı yapacaktır. Hatırlayın en yaratıcı ve kaliteli fikirler çalışırken değil zihninizi serbestçe bırakıp bambaşka şeylerle keyifli vakit geçirirken gelir.

Yıllık izinlerinizi mutlaka kullanın, uzatılmış hafta sonu tatillerinden yararlanın. Böylesi tatillerin ardından daima daha üretken olursunuz.

İş günlerinde erken yatmak, hafta sonlarında yeterince uyumak ve haftanın bir gününü tamamen boşaltmak, sizin enerji fazlasına sahip olmanızı güvenceye alacaktır. Bu ilave enerji, sizin savsaklama eğiliminizi ortadan kaldıracak ve önemli işlere hızla ve kararlılıkla asılmanızı sağlayacaktır.

Ayrıca, enerji düzeyinizi maksimumda tutmak için yediklerinize de dikkat etmek gerekir. Güne yüksek proteinli, düşük yağlı ve düşük karbonhidratlı bir kahvaltıyla başlayın. Ben genelde sabahları buharda pişmiş balık yiyerek başlarım. Ya da musli ile muz ve süt karışımı ve 2 yumurta beyazı yeterli olur. Öğle yemeğinde bulgur pilavlı tavuk ya da sebzeli yağsız etli ev yemeklerini tercih edin. Akşamları salata veya çorba ile yetinmeyi öğrenmek bir hayli zamanımı aldı. Aralarda da bol bol meyve tüketirim. Şeker, tuz, beyaz unlu mamuller ve tatlılardan kaçının. Meşrubat, gofret, çöreklerden uzak durun. Özellikle akşamları yemeğinizi dengelediğinizde ne kadar enerji tasarrufu yaptığınızı fark edeceksiniz. O kadar enerjiniz olacak ki uyuyamayacak ya da sabah daha erken kalkabileceksiniz. Hatırlayın enerjimizin birçoğunu yediğimiz yemekleri sindirmek için harcıyoruz. Ender Saraç bir televizyon programında  ‘’ Günde 4 saat uyuyorum. Bunun yeterli gelmesi için yaptığım tek şey, akşam yemeklerini çorba, salata veya meyve ile geçiştirmem ve akşam saatlerinde özellikle hiç hamur işi vs. yememem‘’ oldu.

Kendinizi çöp kutusu gibi doldurmayı bırakın artık. Yediğiniz şeyi sadece ağzınızdan ve boğazınızdan geçerken hissediyorsunuz. 5 sn kadar. Sonrasında ağırlığının dışında hissettiğiniz bir şey yok. Yemeden önce şunu düşünün şimdi bunu yersem sadece 5 sn hissedeceğim ve sonra pişman olacağım. O çikolata ya da tatlıya bakın, saniye tuttun ve yemeden de o saniyelerin geçmesinin keyfine varın. Her yemediğinizi avantaj olarak görün. Kendinize şöyle deyin: “Bak biraz önce yeseydim o yiyecekler karnımda olacaktı ancak şu anda değil”. Yememe özgürlüğüne sahip olmanın keyfini çıkarın.

Kendinizi müsabakaya çıkmak üzere olan dünya çapında bir sporcu gibi besleyin, çünkü çalışma haftasına başlarken aslında sizin de ondan pek farkınız olmuyor. Sağlıklı ve abartısız yiyerek, düzenli egzersiz yapıp, yeterince dinlenerek çok daha fazla işi kolayca ve çok daha hızlı, üstelik daha çok haz alarak yaptığınızı göreceksiniz.

Çalışmaya başlarken kendinizi ne kadar iyi hissederseniz, yapmanız gerekenleri çok daha az savsaklayarak ve çok daha keyifle bitirir, böylece başka işlere de fırsat bulabilirsiniz. Üretkenlikte üst düzeye erişmek, mutlu olmak ve yaptığınız her şeyde başarıya ulaşmak için yüksek enerji kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

Deneyimleyin.

Mevcut enerji düzeyinizi ve sağlığınıza dair günlük alışkanlıklarınızı bir tahlil edin. Kendinize aşağıdaki soruları sorarak sağlığınızı ve enerjinizi geliştirin:

  1. Fiziksel olarak yaptığım, ama artırmam gereken ne var?

  2. Şu an yaptığım, ama azaltmam gereken ne var?

  3. Performansımı en üst düzeye çıkartacaksam, şu an yapmamakla birlikte, yapmaya başlamam gereken ne var?

  4. Şu an yaptığım, ama sağlığımı etkilememesi için hepten bırakmam gereken ne var?

  5. Yemekleri yerken dakika metodunu ne zamanlar uygulayabilirim?

  6. Verimli zamanlarımı “A” ve “B”lerle geçirirsem ne olur?

Şimdi sorularınızı cevaplayın ve hemen eyleme geçin. Hatırlayın yaşamda fark yaratmanızı sağlayacak sadece 2 tane kaynak vardır. Enerji ve zaman! Biriktiremeyeceğiniz şeyler zaman ve enerjidir. Zaman ve enerjinizi yönetemezseniz sadece verimli harcayabilirsiniz. Keyifli harcamalar!

Akıllı ol ve mutlu olun! Bir KOÇ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, size daha iyi bir tarama deneyimi sunmak için çerezler kullanmaktadır. Bu web sitesinde gezinerek, çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.